Sıcaklarla ve ekonomik dalgalanmalarla boğuştuğumuz bir ayı geride bıraktık. Maalesef, ikisinin de son ayı değildi Temmuz. Merkez Bankası’ndan ve meteorolojiden gelen haberlere göre en azından Ağustos ayında da insanlar aynı mücadeleyi vermeye devam edecekler.
Empatioart olarak, inanıyoruz ki bu tarz zorlu dönemlerde özgün çözümler üreten markalar hayatta kalır. Yeniliklerin kapılarını aralayan markalar özellikle bu zamanlarda büyüme fırsatları yakalıyorlar. Biz de bir pazarlama ajansı olarak üzerimize düşeni yapıyoruz ve şirketlerin yeni yöntemler geliştirmelerine katkıda bulunuyoruz. Bu sürece bazen yorumlarımızla katkı yapıyoruz, bazen de direkt şirketlerin departmanlarıyla birebir iletişimler kurarak geliştirme önerilerimizi sunuyoruz.
Temmuz Ayı En Çok Dinlediğimiz Zaman Dilimi Oldu
Artık biliyorsunuz, bizim için dinlemek bilgi biriktirmek ve strateji üretmek anlamına geliyor. Odaklandığımız alanlardaki girişimcileri ve yöneticileri bolca dinledik. Hem pazar hakkında fikir alışverişi yaptık hem de İzmir’deki ihracatı geliştirmek için neler yapılabileceğini değerlendirdik. Başlıklar halinde konuları değerlendirelim.
Ar-Ge’ye Yapılan Yatırım
Araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin ne kadar önemli olduğu konusunda şirketler hemfikir durumda. Aslına bakarsanız, ülke olarak da Ar-Ge’ye yatırım yapılıyor. Fakat hala Avrupa’nın yarısı oranda kalıyor bu yatırımlar (yüzdelik olarak). Şirketlere baktığımızda Ar-Ge konusu için ya sermayeleri yok ya da nasıl bir aksiyon almaları gerektiğine dair deneyimsizler. Deneyimsizliklerinden dolayı bu alana yatırım yapmayı önceliklendirmiyorlar. Benzer senaryo ihracat faaliyetleri için de geçerli. Oraya da geleceğiz.
Tanıştığımız markalara Ar-Ge’nin pazarlama çalışmaları için de ne kadar faydalı olacağını anlattığımızda, bizimle aynı fikirde olanların sayısı ezici çoğunluktaydı. Ama yine de bu alanı önceliklendirmek için yeterli sebep olmadığını gördük. Temmuz, bu tür gelişmelerin zamanla olabileceğini gördüğümüz bir ay oldu aynı zamanda.
İhracat Fırsatları
Yurtdışına ilk satışını yapana kadar markalar için ihracat, aşılması en zor kilometre taşlarından birisi. İlk satış yapıldığı anda operasyonların aslında her zamankinden çok da farklı olmadığını görüyorlar. Gözlemlediğimiz kadarıyla, markalar ihracatı gözlerinde büyütüyorlar. Müşterimiz olsun ya da olmasın, tüm markaları bu konuda cesaretlendirmek için profesyonel birikimlerimizi bizimle oturup zaman geçiren markalarla paylaşıyoruz. Çünkü ülkemizdeki markaların dijital pazarlama tarafında atacakları doğru adımlarla dünyanın herhangi bir yerine ürün satabileceklerini görmelerini sağlamak, tüm pazarlamacıların sorumluludur.
Türkiye, ihracat fırsatlarıyla dolu bir ülke. Bulunduğu coğrafya göz önünde bulundurulduğunda, şu ana kadar nasıl ihracat konusunda diğer ülkeleri geride bırakacak seviyeye gelmedi? Şaşılacak konu doğrusu. Hem Avrupa’ya hem de Ortadoğu’ya ürün ulaştırabiliyoruz buradan. İki pazarı da gözlemlediğimizde, ürün kalitesinde herhangi bir üstünlükleri yok. Belli sektörlerde Türk markalar kalite standartlarını bile belirliyorlar. Mesela tekstil ürünleri. “Turkish Towel” terimi Amerika’da ve Avrupa’da yaygın şekilde kullanılıyor.
Ucuz iş gücü ne yazık ki ülkemiz için bir gerçeklik halini aldı artık. Çalışanlar için her ne kadar ızdırap kaynağı olsa da ihracat firmaları için bir fırsata dönüşüyor bu. Yurtdışındaki ülkeler kur farkından dolayı aynı ürünü kendi ülkelerinde üretmeyi tercih etseler, onlar için daha yüksek maliyetler ortaya çıkıyor. Şirketler, bu tür finansal fırsatları görmeleri gerekiyor. Aynı kalitede ürünü daha ucuza elde edebileceklerini duyan şirketler, yatırım tercihlerini mantıktan tarafa yapıyorlar. Yakın gelecekte, markaların atması gereken dijital pazarlama adımları üzerine bir infografik yayınlayacağız.
Piyasada Usta Eksikliği
Sadece Temmuz ayında değil, geride kalan aylarda da bu serzenişi çok dinledik. Şirketler, ekibine katabilecekleri usta bulamıyorlar. Ekipte üretimi sürdürecek, şekillendirecek ve geliştirecek uzmanların olmaması, özellikle KOBİ’lerde markanın önünü görmesini engelliyor. Ya bir düzen kurulmamış oluyor ya da geniş pencereden bakarak karar vermesi gerekenler, işin başına geçmek zorunda kalıyor. Pazarlama tarafında bu soruna bir çözüm sunamıyor olmakla birlikte aynı serzenişe bizler de katılıyoruz. Karar vericiler, operasyonlarla mücadele ederken uzun vadede şirketi büyütecek pazarlama çalışmalarını önceliklendiremiyorlar. Bu tür şirketlerle güven üzerine kurulan işbirlikleri haricinde bir pazarlama çalışması için uygun ortam yaratılamıyor. Çünkü ya pazarlama yapmayacaklar ya da tüm sorumluluğu pazarlama ajansına emanet edecekler.
Empatioart’ın Temmuz Ayı
Temmuz ayı bizim açımızdan yeni gelişmelerle geçti. Pazarlama reflekslerimizi geliştirdiğimiz gibi, İzmir’deki dijital pazarlama sektörüne yeni bir yaklaşım getirdiğimizi artık sadece kendi aramızda konuşmuyoruz. Empatioartla yeni tanışanlardan da duyuyoruz.
Rakamlarla Temmuz Ayı
- 15’ten fazla yeni markayla tanıştık.
- Bu markaların 2’sine pazarlama teklifi sunduk. Biriyle anlaşma sağladık.
- 5 yeni blog yazısı yayınladık.
- Empati kurduklarımız projesine Girişimcileri ekledik.
- Sosyal medyada paylaşımlar yapmaya devam ettik.
- Ar-Ge, empati ve pazarlama konularında 50’den fazla yayını inceledik.
- İncelediğimiz yayınların içinden faydalı bulduklarımızı LinkedIn’de paylaştık.
İlk Kez Haber Sitelerinde Boy Gösterdik
Empatioart’ın fikirlerinin paylaşılmaya değer olduğunu ilk günden itibaren iddia ediyoruz. Çünkü bizler, pazarlama ajanslarındaki işçi zihniyeti reddediyoruz. Amaçlarımız var. Ve bu amaçlar her ay fatura kesebiliyor olmanın çok ötesinde. Profesyonel ve toplumsal gelişmeler için durmaksızın projeler üretiyoruz. Fikirlerimize ve enerjimize değer veren araştırmacı ruhlu insanları bulmak çok zor olmadı. Empatioart adının geçtiği ilk haber yayını sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyoruz.
Haber kaynağı: https://www.egeolay.com/empati-bileseni-pazarlamada-fark-yaratiyor/152305/
Ekibimize Yeni Bir Sosyal Medya Profesyoneli Dahil Ediyoruz
Temmuz ayı içinde ekibe yeni bir sosyal medya profesyoneli dahil etme kararı aldık. LinkedIn’de yayınladığımız ilana 50’den fazla başvuru gelince, yayını durdurup başvuruları incelemeye başladık. Bu kişilerde aradığımız özellikler; tasarım yapması, metin yazması, strateji oluşturması ve her şeyi yönetmesi değildi. Pazarlamadan keyif alan ve proje geliştirmekten eğlenen birini arıyorduk. Her bir CV’yi inceledik. İlanı ciddiye alan tüm adaylara da fikirlerimizle birlikte bir geri dönüş yaptık. Adayların arasından en uygun 5 kişi ile görüşmelere başladık. Empatioart kültürüne en uygun kişiye sosyal medya departmanının sorumluluğunu devredeceğiz.
Sağlık Sektörünü Yakın Takibe Başladık
Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan yeni tanıtım ve pazarlama kriterleri ilgimizi sağlık sektörüne çekti. Tanıtım ve pazarlama faaliyetlerine gelen yeni sınırlamalar (buradan okuyabilirsiniz.), sağlık sektörü profesyonellerinin yeni müşteriler bulma yollarını kapatacak gibi görünüyor. Şartlara çözüm üretmek için kolları sıvadık. Öte yandan Sağlık Bakanlığı’nın da sağlık sektörü içindeki dallara özel çözümler üretmesi gerektiğini her fırsatta vurguluyoruz.