Ağustos ayı, yaşadığımız coğrafya bakımında zorluklarıyla meydan okur nitelikte geçti. Sıcak havalar Temmuz ayını aratmadı. İklim haricinde ekonomik olarak coğrafyanın kendine has zorluklarıyla mücadele eden insanlarla konuştuk. Artık üreticiler ihracat yapma fikrine o kadar uzaktan bakmıyorlar. Dünya arenasına çıkma fikrinden hep uzak duran Türk üreticiler, hem ekonomik olarak zarar görmemek hem de ülkeye döviz sokmak için ihracata yatırım yapmaya başladılar ya da planladılar.
Rakamlarla Ağustos Ayı
- 25+ Sağlık Kliniğiyle görüştük – aralarından birine teklifimizi sunduk
- 4 Yeni blog yazısı yayınladık
- Empati Kurduklarımız’a bir yenisini ekledik – https://empatioart.com/blog/empati-kurduklarimiz/sanayicilerle-empati-kurduk/
- Empatioart’ın ilk özgün pazarlama modelini hazırladık: Sürdürülebilir Ar-Ge & Pazarlama Modeli
- Ar-Ge, pazarlama ve empati hakkında 70+ yeni içerik tükettik
- EGİAD’ın en verimli seminerlerinden birine katıldık: Bugünün Nişi, Yarının İşi, Hidrojen
- Metal sektöründeki köklü şirketlerle görüşmeler yaptık.
Sağlık Bakanlığının Yayınladığı Yeni Reklam ve Tanıtım Kurallarına Kliniklerin Tepkilerini Ölçtük
Temmuz ayında Sağlık Bakanlığı reklam ve tanıtım faaliyetlerine yönelik yeni kriterler yayınladı. Birçok tanıtım faaliyetinde kırmızı çizgilerin sayısı ve tanımı güncellendi. Bu gelişmenin ardından sağlık sektöründeki kliniklerle görüşmeler yapıp, onların bu konu hakkında düşüncelerini öğrendik. Sağlık sektöründeki markaların bu konuya tepkileri çeşitlilik gösteriyor.
Sağlık turizmi yapan klinikler, bu gelişmelerden pek etkilenmeyeceklerini iddia ediyorlar. Zaten Avrupa ülkeleri için pazarlama ve tanıtım faaliyetlerini yürüttüklerini ve Türkiye’de reklam yatırımı yapmadıklarını söylüyorlar. Türkiye’de sadece marka bilinirliğine yatırım yapıyorlar. Bunun sebebi de ağızdan ağıza pazarlamayla isimlerinin ulaştığı insanların karşısına prestijli bir görüntüyle çıkmak. Hedeflenen ülkelerde reklam ve tanıtıma kısıtlamalar gelmediği sürece sağlık turizmi yapan markalar pazarlama modellerini değiştirmeyeceklerdir.
Lokal klinikler için hikaye biraz daha farklı. Onlar genel olarak isimlerinin sundukları hizmetle birlikte referans yoluyla ilerlemesine yatırım yapıyorlar. Bu planlarının arkasında da çok iyi hizmet var. Niş bir alanda uzmanlaşarak, o alanda en iyiler arasında anılmak başlıca hedef. Bu nedenle birçoğu Türkiye’de reklam faaliyetlerine yatırım yapmayı anlamsız buluyor.
Büyüme hedefi olan klinikler, bu kriterler çıkana kadar düzenli yatırım yapıyorlardı. Şimdi yeni gelen kriterlerle birlikte atılacak adımları yeniden planlamaya çalışıyorlar. Pazarlama faaliyetlerini bir süreliğine durdurmuşlar. Çünkü neyin tam olarak kriterlere karşı olduğuna emin değiller henüz. Bu kliniklerin çoğu pazarlama sorumluluğunu almış kişilere sorumluluğu bırakıyor. En az %20 kadarı da freelancerlarla çalışıyorlar.
Üretim sektöründe olduğu gibi sağlık sektöründe de şirketler döviz kazanma modeline yatırım yapıyorlar. Döviz kazanmayanlar ise pazarlamayı önceliklendirmeyi lüks buluyor.
Metal Sektörünün Derdi, Usta Eksikliği
Üreticilerle olan bağlantılarımızın büyük kısmı metal sektöründe toplanıyor. Özellikle ürünlerin taşıma esnasında hasar görme ihtimalinin düşük olması bu sektör için ihracat fikrini güçlendiriyor. Operasyonel süreçler bakımından şirketler, metal sektöründe ihracata başlama fikrine hızlı bir şekilde adapte oluyorlar. Hayallerimizden biri olan dünya arenasına adından söz ettiren bir Türk markayı yerleştirmek için en ideal sektörlerin başına metal sektörü geliyor. Bu nedenle, bu sektördeki dertleri daha yakından dinliyor ve çözüm fikirleri ortaya çıkarıyoruz.
Metal sektörü usta eksikliği yaşıyor. Sektörün en büyük derdi şu anda nitelikli üretim yapacak usta bulmak. Şirketlerin %50’sinden fazlası torna ustası bulamamaktan şikayet ediyor. Ustasızlığın nedenleri hakkında yorumları derlemeyi de unutmadık:
- Sanayide çalışıyor olmanın prestijsiz bir meslek olmasından dolayı, gençler farklı sektörlere kayıyor
- Meslek liselerinin niteliksizleştirilmesinden dolayı usta olacak gençler yetişmiyor – sonra da yukarıdaki sebepten dolayı farklı sektörlere gidiyorlar
- Ekonomik olarak daha verimli olanı arayan ustalar kısa çalışma sürelerinin ardından şirket değiştiriyorlar
- Alternatif para kazanma yolları gençlere daha cezbedici geliyor (youtuber, freelancer, yatırımcılık)
Metal işinin içinde daha sertler şartların olmasının avantajları ve dezavantajları var. Ürünü nakletmek düşük riskli olduğu gibi, öte yandan çalışanlar da bu şartlara adapte olmaları gerekiyor. Metal şirketleri için çözülmesi gereken sorun üretimden bile önce başlıyor, sürdürülebilir bir ekip yönetimi. Ekibini kurmuş ve operasyonlarının oturtmuş şirketler zaten ihracat kapılarını sonuna kadar açmışlar ve yurtdışında hangi pazardan pay çalabilecekleri üzerine stratejiler oluşturuyorlar.
Sürdürülebilir Ar-Ge & Pazarlama Modeli
Sürdürülebilir Ar-Ge ve pazarlama modeli, Empatioart’ın kendi biriktirdiği tecrübelerle oluşturduğu ilk özgün pazarlama modeli. Ziyaret ettiğimiz fuarlar ve yaptığımız marka sohbetlerinin ardından uygulanabilir ve sürdürülebilir bir pazarlama modeli oluşturduk. Ar-Ge yapan ve üreten şirketlerle temas halinde olmanın meyvesi diyebiliriz. Pazarlama bakış açımız dinleyerek besleniyor ve üreterek gelişiyor. Geride kalan kısa süreyi göz önünde bulundurduğumuzda önümüzdeki süreçlerde daha birçok ürünümüz olacağına şüphe yok. Modelin dokümanını buradan inceleyebilirsiniz.
Enerji Sektörü Hakkında Bilgi Edindik
EGİAD’ın düzenlediği Bugünün Nişi, Yarının İşi, Hidrojen seminere katıldık (EGİAD bu konuda çok iyi işler yapıyor. Girişimcilerin temas merkezi olarak kullanmaları önerilir.)
Enerji sektöründe uzun zamandır Ar-Ge yatırımları yapılıyor ve uzun süre boyunca da yapılmaya devam edilecek. Yeni enerji arayışları her ülke için gündemde. Milyar dolarları aşan yatırımların hedefleri daha temiz ve verimli enerji elde etmek. Bir yandan da harcanan enerjiyi de temizleme çabası sürüyor. AB, yeşil enerji kullanılmayan üreticilerden ekstra vergiler almayı planlıyor. Yakın zamanda yüksek vergilerden dolayı ya hammaddelerin fiyatları artacak ya da yeşil enerjiye hızlı bir geçiş olacak. Türkiye’de ise üreticiler beklemede… Gözlemleyip uygulayabilecekleri öncü modellerin ortaya çıkmasını bekliyorlar.
Enerji üretimi için kullanılan Hidrojen’e de Türkiye’de yatırım yapılıyor. Aspilsan, şu anda Türkiye’nin ilk ve en büyük yatırımcısı. Bu şirketlerin hedeflerine ulaşmaları sadece ekonomik olarak değil, teknolojik olarak ülke kaynaklarına büyük fayda sağlayacaktır. Umudumuz daha fazla şirketin Ar-Ge yatırımı yapması ve kendi alanında yeniliklerin kapılarını aralamaları.