Eylül ayında markalarımıza ve projelerimize enerji harcarken, sektörel bilgi dağarcığımızı (kaydettiğimiz notlar ve veriler) daha da derinleştirdik. Çeşitli sektörleri kapsayan radarımızı biraz daha genişlettik. Tekstil ve maden sektörlerini yakından tanıma fırsatı bulduk. Sektörel analizlerin yanında bilgi derleme süreçlerini pazarlamanın ilk adımı olarak değerlendiriyoruz.
B2B ticaretin detaylarına yöneldiğimiz bir ay oldu Eylül. Türk şirketlerin markalama ve reklam çalışmalarına nasıl yaklaştıklarını dinledik. “Neden”lerini ve “nasıl”larını gözlemledik.
Maden fuarını ziyaret ettik. Kimya, makine ve coğrafya alanlarını kapsayan bir sektörün karar vericileriyle tanıştık. Pazarlamaya yatırım yapan şirketlerin büyüme yolculuğunda diğerlerinden nasıl sıyrıldığını yorumladık.
İzmirli turizmcilerle görüştük ve geride kalmakta olan yaz sezonunu değerlendirdik. Önümüzdeki sene dijital pazarlamanın turizm sektöründe daha büyük bir rol oynayacağı yorumlarını aldık.
Tekstil sektöründeki markalarla yakın temasa geçtik. Dertlerini dinledik, ihtiyaçlarını öğrendik. Kendi çözümlerimizi anlattık. Organik büyüme yöntemlerinin sunduğu fırsatlara değindik.
Matbaa ve Kağıtçılık sektörünün köklü markalarıyla birlikte zaman geçirdik. Yazılı ve basılı pazarlama faaliyetlerindeki düşüşün sektöre etkilerini inceledik. Gelenekselden dijitale kayan enerjinin ve bütçenin büyüklüğünü ölçtük.
Rakamlarla Eylül Ayı
- +30 ihracat firmasıyla temasa geçtik.
- 2 yeni blog yazısı yayınladık.
- Ar-Ge, pazarlama ve empati hakkında +50 içerik tükettik
- 1 adet İş Yerinde Eğitimi’ni ekip olarak tamamladık.
- 3 farklı finansal danışmanla Türkiye’nin ekonomisini konuştuk.
B2B Markalar Pazarlamayı Önceliklendirmiyor
B2B pazarda satıcıların büyük kısmını üreticiler oluşturuyor. İş ilişkileri ağırlıklı olarak üretim kapasitesi, ürün kalitesi ve operasyon şemasındaki düzene göre kuruluyor. B2B alıcılar için önemli olan unsurlar bunlar. Hatta üreticinin sadece kendisine ürün veriyor olmasını diliyorlar. Türkiye’deki pazar şartlarını göz önünde bulundurunca çok normal bir beklenti gibi görünüyor. Üreticinin markalaşıp perakende satışına yönelmesi, piyasada bir rakibin daha olması anlamına geliyor. Bu konunun duygusal boyutu. Somut olarak mantıklı sebepleri de var. Ürünün özenle yapılmaya devam etmesi ve zamanlamayla ilgili sorunsuz bir sürecin ilerlemesi her şirketin önem verdiği bir konu. Şartların da etkisiyle markalaşmaya ve pazarlamaya yatırım yapan üretici sayısı sınırlı seviyelerde kalıyor.
Üretici şirketler hali hazırda kurdukları ticari ilişkilerle memnun görünüyorlar. “Yeter ki sipariş gelmeye devam etsin.” Ama tam olarak beklendiği gibi olmadı. Ticari ilişkiler hala sürdürülüyor olsa da son tüketicinin sınırlanan alışveriş alışkanlıkları üreticileri de etkilemeye başladı. Toplu siparişlerin sayısı azaldığı gibi ticaretin içinde bulunan markaların da sayısında gözle görülür bir azalma oldu. Bu ekonomik daralmaya çözüm olarak ihracata yönelme fikrini tüm üreticilere sunuyoruz. Ama bir marka imajı oluşturmamış ve pazarlama altyapısını hazırlamamış şirketler yurtdışına açılma konusunda tereddüt ediyorlar. Etmeliler de… Yabancı bir ülkeden sipariş edilen ürünün kaliteli olduğu güvencesini vermek için markanın da kaliteli bir imaj çiziyor olması gerekir. Yeni bir pazara girmek için kaliteli bir marka imajı şarttır. – Tabii ihracatçıların da kendi sorunları var. Tekstil sektöründen bahsederken bunlara da değineceğiz. –
Madencilik Birçok Sektörü Kapsayan Geniş Bir Yelpaze
Minex İzmir’de madencilik sektörünün önde gelen markalarıyla sohbet ettik. Kimya, makine ve coğrafya başta olmak üzere birçok alandan beslenildiğini gözlemledik. Özellikle parçalama ve ayrıştırma süreçleri bu sektörde büyük öneme sahip. Gelişmiş teknolojiyle yapılan makineler bu süreçlerin büyük kısmını otomatik hale getiriyor. Devasa makinelerin ve teknik ayrıştırma parçalarının olduğu fuar oldukça yoğundu. Özellikle yurtdışından gelen markaların sayısındaki yüksek oran Türk madenciliğine olan ilgilinin de boyutlarını gösteriyordu.
Madencilikle ilişkili olan markalar için pazarlama, ufukta parıldayan bir fırsat. Şirketlerin çoğu markalaşma anlamında önemli adımlar atmışlar. – Diğer fuarlarla kıyasladığımızda, madencilik fuarındaki markalar daha hazırlıklı görünüyorlardı. – Şirketler, pazarlamanın büyüme yolunda önemli bir eleman olduğunun farkında. Uzun yıllardır pazarlamaya yatırım yapan şirketlerin Türkiye ve yurtdışı pazarında isimlerini hafızalara kazımışlar. Bu hikayeye tanık olan diğer markalar da pazarlamanın gücünün farkında. “Pazarlamaya enerji harcıyoruz ama yeterli değil.” yorumunu birçok şirketten duyabilirsiniz.
İzmirli Turizmciler 2024 Yaz’ına Umutlu Bakıyorlar
2023 yaz turizmi geçmiş yılları arattı. Yerli turistin sayısının azalması ve harcamalarını sınırlandırması turizmciler için kötü haber oldu. Buna ek olarak enflasyonla birlikte yükselen maliyetler yabancı turistin de harcama alışkanlıklarını etkiledi. Türkiye’yi ucuz tatil olarak tercih edenler için bu sene pek de cazip olmayan fiyatlar ortaya çıktı. Ölüdeniz’de günlük tekne turuna çıkmak Paris’te Louvre müzesinde bir gün geçirmekten daha pahalı oldu bu sene. Yine mekanlarda bir akşam yemeğinin yanında alkollü içecek tüketmek Avrupa’daki bir semttekiyle benzer fiyatlara ulaştı. Kısacası turistler için Türkiye’yi ziyaret etmek için tek sebep doğası ve kültürü kaldı. Turizmciler de bu ikisini korumaya odaklanmış durumda. Türk kültürüne sahip çıkmak öncelik olarak görünüyor. Dinamik olarak değişen kültürün her zaman cezbedici kalması için beklenti, Kültür Bakanlığı’nın da önlemler alması yönünde.
Türk turizmciler, tüketici alışkanlıklarını yakından takip ediyorlar. Davranışlardaki değişimleri yıllar içinde gözlemseler de aksiyon almak için somut deliller bekleme eğilimleri var. Teknolojik gelişmelerin dünyaya etkilerini yeni nesil gençler şekillendiriyorlar. Kolaylıkları ailelerine gösterdiklerinde tüketici alışkanlıklarındaki değişim gerçekleşiyor. Bu sene turizmciler bu etkiyi somut delillerle gördüler. Herhangi bir hizmeti almadan önce araştırma alışkanlığı geniş kitlelere yayılmış durumda. Google yorumları ve Tripadvisor gibi platformlardaki memnuniyet oranı tüketicilerin yararlandıkları kaynaklar oluyor. Çünkü alınacak hizmet hakkında fikir sahibi olmak bu şekilde çok kolaylaştı. Başkalarının deneyimleri hakkında yaptıkları yorumlar markaların kaderini belirliyor. Turizmciler de bu gelişmelerin farkında. 2024 senesinde dijitale yatırım yapmayı düşünen otel ve turizm organizasyonu şirketlerinin sayısında gözle görülür bir artış oldu. Öncelik web sitesi ve reklam çalışmaları gibi görünüyor. Marka imajı ve hizmet kalitesine odaklananların kazananlar olacağına şüphe yok.
Türk Tekstil Şirketleri Çözüm Arayışında
Türk tekstilinin dünyada bir yeri var. Türkiye’de üretilen tekstil ürünleri kalitesiyle, işçiliğiyle ve fiyatlarıyla Avrupa’da ve Amerika’da karşılık buluyor. Artan maliyetler en çok tekstil sektörünü etkilemiş gibi görünüyor. Eylül ayında yaptığımız görüşmelerde tekstil sektöründeki son durumu dinledik. Eleman maliyetlerine ek olarak artan hammadde giderleri Türk markaları zor durumda bırakıyor. Uzun yıllar boyunca süren ticari ilişkiler B2B alışverişte Türk markaları faturaların altında ezilmeye mahkum ediyor. Hikaye kısaca şöyle:
Uzun zamandır süren ticari ilişkilerde yurtdışına yüksek fiyat artışları uygulanamıyor. Çünkü orada enflasyon buradaki kadar yüksek değil. Mesela 10 yıl önce başlayan ticari ilişki genel olarak Avrupa’daki standartlara göre şekilleniyor. 10 yıl önce $20 olan ürün faturası bugün en fazla $25 civarına ulaşabiliyor. Öte yandan maliyetler sürekli artıyor. Maaş, benzin, dışarıdan alınan hizmetler derken tekstil sektöründe ihracat yapmak geçen yıllardaki kadar karlı bir iş modeli olmaktan çıkıyor. “Eskiden aksesuarların maliyetlerini hesaba bile katmazdık. Artık bizim için finansal olarak çözüm üretmemiz gereken bir kalem halini aldı. Pantolon düğmeleri bile ciddi bir gider olarak görünüyor bu günlerde.” sözleri bir tekstil firmasının operasyon müdürüne ait.
İhracatçılar için dünya pazarına ulaşmak artık tek başına yeterli değil. Fiyatlardaki dinamik değişime ayak uydurma reflekslerini geliştirmeleri gerekiyor. Bunun yanında fiyatlarını yükseltebilmek için vazgeçilmez bir hizmet sunmalılar. Üretim becerilerinin yanına kurumsal bir duruş da eklemeleri gerekiyor. Üretim ve ulaştırma sürelerindeki tutarlılık her zamankinden daha önemli rol oynuyor. Geride kalan yıllara kıyasla daha agresif bir büyüme politikasına ihtiyaç duyuluyor. Sınırların kalktığı bu günlerde tüm dünyaya ulaşma fırsatları markaların kapılarında bekliyor. Türk tekstil kavramının bulduğu karşılığı direk son kullanıcıyı hedefleyerek değerlendirmek için doğru zamanlardayız.
Matbaa Sektörü Dijitalin Öncesini Hasretle Anıyor
Matbaa sektörü yazılı ve basılı içeriklerin kitlelerle bulaşması için var olan bir alan. Yani geleneksel pazarlama dendiğinde matbaa neredeyse olmazsa olmaz. Geçmiş yıllara kıyasla artık eskisi kadar popüler olmayan bir sektör. Teknolojik gelişmelerle birlikte dijital dünya iletişimle ilgili birçok ihtiyacı karşılar hale geldi. Sonuç olarak da matbaacılıkta küçülme gerçekleşti. Ve bu küçülme duracak gibi de görünmüyor. Direkt pazarlama faaliyetlerinde dijitalin etkisini biliyoruz. Markalar el ilanı bastırmak yerine sosyal medya reklamları veriyor, katalog yerine web sitesinde ürünlerini sergiliyor, teklifler ve sunumlar artık dijitalden gönderiliyor.
Pazarlamada geleneksel ögelerin kullanılmıyor oluşu matbaa sektörünü ciddi şekilde etkilese de asıl sorun yinelebilir ihtiyaçların dijitalde çözüm bulması oldu. Sunum yapmak için kartonlar ve fantezi kağıtlar artık kullanılmıyor. PDF veya Powerpoint şeklinde hazırlanmış sunumlar markaların B2B iletişimlerinde neredeyse tüm ihtiyaçları karşılıyor. Matbaalar da eskisine göre çok daha az aranır hale geliyor.
Bu nedenle birçok şirket dijital üzerinden perakende satışlara yönelmeyi tercih ediyor -en azından bugün hala büyümeyi hedefleyen matbaalar- . Aracı bir platform olmadan ürün maliyetini düşük tutarak son kullanıcıya ulaştırma fikri en cazip olanı. Hem de her iki taraf için de… Kitlesinin nerede olduğunu bilen tüm markalar için dijitale yatırım yaparak müşterilerini internet sitesinde ve sosyal medya platformlarında bulmak son derece uygulanabilir bir strateji.
Markaların tek ihtiyacı olan şey ise günümüz dünyasında tüketici alışkanlıklarını göz önünde bulundurarak, zamanın ihtiyaçlarını görmek ve çözümlere odaklanmak.