Pazarlamanın sözlük anlamına baktığımızda, “ürün ve hizmet satmak için alınan aksiyonlar” tanımını görüyoruz. Şirketler, satışlarını arttırmak için mütemadiyen pazarlama faaliyetlerine ihtiyaç duyuyorlar. Bu bir gerçek. Pazarlama olmadan satışları arttırmak mümkün değil. Burada dikkat edilmesi gereken konu ise tanımdaki aksiyonlar kavramının çok geniş olması.
Pazarlamayı bir de Seth Godin‘in tanımıyla değerlendirelim: “Pazarlama her şeydir – telefona nasıl cevap verdiğiniz, ücretlendirmeyi nasıl yaptığınız, çalışanlarınız için ne yaptığınız, beklentileri aşma beceriniz ve çok daha fazlasıdır. Yeni normalde pazarlamacıların işi, organizasyonun müşterileri için çalışmasını sağlamaktır. Bu, bir söz sahibi olmanızı ve kritik bir girdiye sahip olmanızı gerektirir.” Bence de pazarlamanın gerçek tanımı budur. Pazarlamacıların amacı organizasyonun hedef kitlesini memnun edecek süreçlere katkıda bulunmaktır.
Pazarlama Aksiyonları
Pazarlama çalışmaları yüzyıllardır markaların büyümesinde rol oynuyor. Hatta henüz pazarlama kavramı ortaya çıkmadan önce bile bu çalışmalar yapılıyordu. Ürünü tanıtmak, markayı duyurmak ya da ihtiyaçlar konusunda hedef kitleyi bilgilendirmek hep pazarlama çatısı altında yapılan çalışmalar. Yani insanlar arasında alışveriş başladığından beri pazarlama varlığını sürdürüyor. Teknolojinin gelişmesiyle de pazarlama yöntemleri çeşitlenmeye başladı.
Bireysel Bağlantılar Kurma
Her markanın en temel pazarlama aksiyonu bireysel bağlantılar kurmak. Markalar, kitlesini kurucuların en küçük network’ünden başlayarak genişletir. Burada çok da yeni bir bilgi yok aslında. Bir girişimci yeni bir markayı ortaya çıkardığında ilk aldığı öneri her zaman çevresindekilere bu yeni markayı anlatması gerektiğidir. Zaten bu nedenle, her marka sahibinin aynı zamanda bir pazarlamacı olduğunu savunuyorum.
Etkinliklerde Yer Alma
Etkinlikler ve fuarlar da bireysel bağlantılar kurma stratejisinin bir uzantısıdır. Daha geniş kapsamlı bir uzantısı demek daha doğru olur. Markaların etkinliklerde yer alması birçok anlamda pazarlama çalışmalarına katkı sağlıyor.
- Markanın adını benzer mentalitedeki kişilere duyurma fırsatı ortaya çıkıyor,
- Ekip olarak etkinlikte yer alıp aynı sürede daha çok kişiyle bağlantılar kuruluyor,
- Markayı anlatma refleksleri gelişiyor,
- Geri bildirimler toplanıyor,
- Gelen yorumlara göre markanın nereye konumlandırılacağı konusunda yeni fikirler ortaya çıkıyor,
- Pazar araştırması yapılıyor,
- Ürün ve hizmetler test ediliyor.
Hedef kitlenin toplu olarak bulunduğu her yer pazarlama mecrasıdır. Etkinlikler ve fuarlar da fiziksel temas açısından kitleyle iletişimin en verimli yeridir.
Geleneksel Pazarlama Yöntemleri
Teknoloji geliştikçe karşımıza yeni pazarlama yöntemleri çıkıyor. Bu gelişimin bir sonu olduğunu sanmıyorum. Teknoloji her geçen gün daha hızlı gelişiyor ve pazarlama mecraları da hızla evriliyor. 20-30 yıl öncesinin pazarlama yöntemleri bugünün geleneksel disiplinleri olarak yorumlanıyor artık.
Televizyon, billboard, dergi ve gazete reklamları geleneksel pazarlama yöntemleri arasında sıralanıyor. Bunlara geleneksel yöntemler diyor olmamızın sebebi ise; dijital pazarlama yöntemlerinin çok gelişmiş raporlarına kıyasla geleneksel pazarlamada yorumlanabilir metriklerin sınırlı olması.
Elimizde birçok datayı görebildiğimiz dijital platformlar varken neden geleneksel pazarlamaya yatırım yapalım o zaman?
Çünkü geleneksel pazarlamanın da avantajları var:
- Öncelikle “hedef kitlenin topluca bulunduğu her yer pazarlama mecrasıdır” yorumu burada da geçerli,
- Geleneksel pazarlama mecralarında bulunmak prestij anlamına gelir,
- Daha büyük bütçelerle kitlenin karşısına çıkmak güven veren bir unsur,
- Dijitaldeki içerik bombardımanına kıyasla geleneksel pazarlama yöntemlerinde bir düzen var. Dolayısıyla geleneksel pazarlama yöntemleriyle hedeflenen kitlenin algısı daha odaklı.
Dijital Pazarlama Yöntemleri
Dijital pazarlama hemen yukarıda bahsettiğim gibi teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkmıştı.
Teknolojik gelişmeler birçok sektörde olduğu gibi pazarlama sektörünü de direkt olarak etkiliyor. Nasıl geçmişte Google ve Facebook gibi girişimler pazarlama dünyasına bomba gibi düştüyse, bugün de ChatGPT ve Bard gibi girişimler oyunu değiştiren etki yaratıyorlar.
Dijital dünyada pazarlama çalışmaları yapmak, çok geniş bir oyun alanında doğru kitleyi bulmak anlamına geliyor. Geleneksel pazarlama yöntemlerinde bahsettiğim gibi dijitaldeki kitle çok daha özgür hareket ediyor. Oyun alanının geniş olması hem avantaj hem de dezavantaj olarak markaların karşısına çıkıyor.
Dijital pazarlamaya yatırım yapmak; markalar için aksiyon almak, ortaya çıkan verileri yorumlamak ve raporlar üzerinden stratejiler oluşturmak anlamına geliyor. Durmaksızın test etme refleksiyle hareket eden markalar, yaptıkları yatırımın karşılığını alıyor. Reflekslerini geliştiremeyen markalar için ise bazen ölü yatırım oluyor, bazen de nokta atışı başarı ortaya çıkıyor.
Dijitalde oyun alanının çok geniş olduğundan bahsetmiştim. Bu oyun alanındaki mecraları maddeler halinde sıralamak daha sade bir görüntü ortaya çıkaracaktır:
- Sosyal Medya Kanalları
- Tiktok
- Youtube
- Twitch
- Forumlar
- Quora
- Ekşi Sözlük
- Kadınlar Kulübü
- İnternet Sitesi
- Mail Pazarlaması
- Dijital Reklamlar
- Mobil Uygulamalar
- Podcast’ler
Bunların hepsini başka bir yazıda daha detaylı anlatıyor olacağım. Burada geniş açıdan bakıp yorumlamakla yetineceğim.
Yukarıdaki mecraların bir kısmına hepimiz fazlasıyla aşinayız. Öte yandan çok da aktif olarak yer almadığımız ama farklı kitleleri buluşturan mecralar da var. Her birinde de marka konumlandırmak ve pazarlama stratejileri üretmek için uygun alanlar bulunmakta.
Tüm markalar her platformda bulunması gerektiğini düşünmüyorum. Sektöre ve markaya uygun platformları keşfedip, bu doğrultuda bir pazarlama strateji oluşturulması gerekiyor. Bunun için de tecrübe, iletişim ve uzmanlığa ihtiyaç var.