Empat kavramını henüz açıklayan bir metin oluşturmadık ama kısa bir araştırmayla internette faydalı sonuçlar bulunabiliyor. Kavramı açıklamak gerekirse, bir canlının yaşadıklarını kendisi yaşıyormuş gibi hisseden kişilere empat diyebiliriz.
Gördüklerini Özümserler
Empat özellikleri sosyal açıdan fayda sağladığı gibi zarar da verebilir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da insanın dengeyi sağlama sorumluluğu var. İyi bir gözlemci olmanın ötesinde, bu kişiler gördüklerine karşı kayıtsız kalamazlar. Birinin parmağı kesildiğinde yaşadığı acıya tepki verirler, duygusal olarak yıpranmış insanlara el uzatmak isterler.
Otobüste sıradan bir yolculuk yaparken acı bir frenle yere kapaklanan yaşlı birine gülmeden edemiyor musunuz? Empatlar için ise senaryo bir tık farklı oluyor. Onlar, yaşlandıklarında kaslarının eski günlerdeki gibi güçlü olmadığı düşüncesiyle yerden yavaşça kalkan insanla bağ kuruyorlar.
Empati duygusu sadece olumsuz durumlarda parlamıyor, empatlar güzel hisleri de algılayıp özümsüyor. Mesela; gülümsemek, iletişimde samimiyeti ve olumlu duyguları pekiştiren bir eylem. Bir insanın gülüşü ne kadar itici olsa da duyguya odaklananlar olarak empatlar, gülümseyen herkesin mutluluğunu paylaşma eğilimine sahiptir.
Etraftaki Olayların Empatları Yıpratma Potansiyeli
Dünya üzerindeki hayatın akışına baktığımızda her topluluk kendi sorunlarıyla başa çıkmaya çalıştığı gibi bireysel dertler de her zaman hayatın bir parçası. Canlıların doğası gereği her yerde bir avcı-av ilişkisi var. İnsanlar bu ilişkiyi daha derin boyutlara indirgemişler. İnsan doğasında av olmak, öldürülüp yemek olacağın anlamına gelmiyor ama toplum hiyerarşisinde sömürülen olma durumuna geldiğini söyleyebiliriz.
Üstünlük kurma içgüdüsünün bu kadar gerçek olduğu bir dünyada canlılarla empati kuran insanlar için yıpranma payı dramatik boyutlara ulaşabiliyor. Açlık sınırının altında ekonomik durumu olanların yaşam mücadelesi, haklarını savunmak için ömürlerinin bir kısmını kendi davalarına adayanlar, sadece yanlış zamanda yanlış yerde olduğu için vücudunda kalıcı hasarlarla yaşamak zorunda olanlar ve daha nice zorlu koşullara hikaye olan hayatlar…
Ben tam olarak bir empat değilim ama empati kurma becerisine ciddi enerji harcayan biri olarak, direkt o bağı kuranların ne kadar yıprandığını anlayabiliyorum.
Hayvanlarla Empati Kurmak
Empatlar sadece insanlarla değil, hayvanlarla da empati kuruyorlar. Hayvanlarla kurulan bağın çok daha keyifli duygular doğurmasını bekliyor insan. Bu noktada da bir denge var. Çok güzel duyguları ortaya çıkardığı gibi kötü duygulara gebe olduğu gerçeği gözümüzün önünde.
Sokak köpeğinin dizinizin dibine yanaşıp sevilmek istediğini belli etmesi ve ardından başını okşamanızla birlikte kuyruğunu sallamaya başlaması insana harika hissettirir değil mi?
Öte yandan hayvanlarla kurulan bağın olumsuz sonuçları da olabiliyor. Adak hayvanın kurban olarak kesilmesi empatların yaşam tarzını etkiliyor mesela.
Kurban Bayramı’nın Empatlar Üzerindeki Etkisi
Türk kültüründe adak ve kurban her zaman vardı. Çocuk yaşlarımızdan itibaren bir hayvanın kurban edilmesinin ne demek olduğunu bilerek büyüyoruz. Erken yaşlarında empati kurma içgüdüsü gelişmiş insanlar için hayvanı kurban olarak kesme etkinlikleri, kalıcı alışkanlıklar bırakabilliyor. Ortaya çıkan sonuçları maddelendirelim:
Et Tüketiminden Uzaklaşma
Kurban edilen hayvanın hayatla bağlarının kesildiği ana şahit olan çocuklar, birkaç saat önce canlı olan bir hayvanla bağ kurdukları için etini yemek istemiyorlar. Bu alışkanlık, ilerleyen yaşlarda vejetaryenlik ve veganlığa evrilme eğiliminde oluyor. Farkettiyseniz, vejetaryenlerin büyük kısmı etin lezzetini sevmediği için değil, bir hayvanın ölümüne neden olduğu için etsiz yaşamı tercih ediyor.
Kurban Kesenleri Canilikle İtham Etme
Empatlar için hayvanların da duyguları oldukça açık bir şekilde görülmektedir. Hepsini anlamasak da hayvanların da kendi yaşam döngülerinde hissettikleri duygular var. Empatlar da bu duyguları anlamlandırıyorlar ya da kendi yorumlarını katıyorlar. Günün sonunda bir canlı varlığın canı alınmış oluyor. Biraz yukarıda bahsettiğim gibi empatlar için doğadaki mücadeleyi ve üstünlük çabasına anlam vermek bu tür durumlarda zorlaşıyor. Sonuç olarak kurban kesme etkinliği onlar için cinayet niteliği taşıyor.
Kurban Bayramı’nı Kutlamayı Reddetme
Hayvanlarla kurulan derin bağdan ötürü insan ilişkilerinin coşkuyla yaşandığı bir bayramı kutlamayı reddetmek biraz ironik gibi görünüyor olabilir. Ama hepimiz çevremizde örnekler gördüğümüz gibi duygusal tepkileri üst seviyelerde yaşayanlar için genç yaşta yerleşmiş duyguların sonuçları bu tür reaksiyonlar olabiliyor. Kurban Bayramı etkinliklerine katılmayı reddediyorlar. Herhangi bir şekilde kurban kesmedikleri gibi bu durumu hatırlatacak şeylerden de uzak duruyorlar.
Kültürlerin insan katılımıyla ortaya çıktığı ve canlı kaldığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, bu kültürden olumsuz etkilenenlerin de katılım göstermeme isteği hoşgörüyle karşılanması gerekir. Kurban Bayramı kültürü yüzlerce yıldır devam eden bir gelenek ve daha uzun zamanlar devam edecek. Bu kültürün devam etmesi için gerekli katılım her zaman sağlanacak.
Kurban Bayramınız Kutlu Olsun.